CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu birilerine pek bir celallenip "Hiçbir dönemde, hiçbir cami ahır yapılmadı!" demiş.
Bence bu kadar iddialı konuşmasaydı iyi ederdi, zira partisinin tarihindeki karanlık noktaları ondan çok daha iyi bilen İsmet Paşa bile bu derece kesin konuşmaktan kaçınmıştı.
Nasıl mı? Anlatayım. 1966 yılı sonlarında genç Başbakan Süleyman Demirel ile o zamanki CHP Genel Başkanı İsmet İnönü arasında sert bir polemik cereyan eder. Erdoğan-Kılıçdaroğlu arasındaki cami polemiğinin benzeri Demirel ile İnönü arasında yaşanır. Demirel, CHP'yi camileri kapatmakla suçlamış, İnönü ise cevabında şöyle demişti: "CHP hükümetleri zamanında hiçbir cami ve mescit ve buna mümasil (benzer) ibadethaneler kapatılmamış ve ibadete açık tutulmuştur. Başbakan biz CHP'nin ne zaman ve hangi cami ve ibadethaneleri kapattığımızı ispat etsin. Cami ve ibadethaneler her zaman açık bırakılmış ve kimseye bu hususta baskı yapılmamıştır." 46 yıl arayla ne müthiş bir benzerlik değil mi? Ama CHP hep böyledir... Başkanlık koltuğuna oturan zat, o gün Demirel'e karşı söylediğini, bugün Erdoğan'a karşı söylemekte sakınca görmüyor. Her iki başkanın da hemen hemen aynı kesinlik ifadesiyle konuştuklarına dikkat edin lütfen. Yalnız Kılıçdaroğlu'nun daha kendinden emin konuşmasını neye bağlamak gerekir? İsmet Paşa'dan daha bilgili olmasına mı, yoksa cahil cesaretine mi? Okuyun ve kararınızı kendiniz verin. Öncelikle belirtelim ki, CHP'nin gerek Atatürk'lü, gerekse İnönü'lü iktidarlarında dinî hayatın hararetini düşürmek için özel olarak uğraşılmıştır. Ezan, namaz ve Kur'an'ın Türkçeleştirilmek istenmesinin altında dinin bir güç odağı olmaktan çıkarılması gayreti yatıyordu. Sonuçta hedef, camilerin efsununu yitirmesini sağlamaktı. Nitekim 1940'lı yıllarda cami cemaatinde büyük bir azalma olduğunu devrin canlı tanıkları bugün bile size anlatabilir. Cemaat azalınca arkasından boş kalan camilerin satılması, kiraya verilmesi, yıktırılması ve taşlarının başka binalarda kullanılması gündeme gelecektir. İşte uzun yıllardır camilerin meyhane veya ahır yapılması gibi uç örnekler üzerinden tartıştığımız meselenin böyle bir çerçevenin içinde durduğunu bilmekte fayda var. Yani camiler kazara ahır veya depo ya da cezaevi yapılmış değildi. Devrin zihniyeti böyleydi. (Bugün tekrar inşa edilmiş olan Sirkeci Garı'nın bitişiğindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii yıktırılarak yeri "Sazevi" yapılmıştı.) Bunların içinde "ahır" tartışmasına katkı sağlayacak bir örnek Maraş'tan gelmiştir: 1945 yılında Maraş Türkoğlu Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Ulucami kapatılmış, caminin açık bırakılan kapısından içeri giren hayvanlar burasını ahır haline getirmişlerdir. Aynı mektuplardan Antalya'da Selçuklu eseri olan Yivli Minare Camii'nin de, Osmancık ilçesindeki Akşemseddin Camii'nin de ahır olarak kullanıldığını öğreniyoruz. Bursa'daki Mollaarap Camii askeriyeye verilmiş, onlar da ibadete kapatıp altını ve çevresini at ahırı olarak kullanmışlar. Bingöl'ün tek camisi olan İsfehan Bey Camii buğday deposu ve hayvan tavlası haline getirilmiş. Bolu'dan yazan bir okur ise perişan vaziyetteki Musapaşa Camii'nin, 1947 yılında Kâzım Karabekir'in müdahalesiyle yeniden yaptırıldığını kaydediyor. Asıl üzerinde durmak istediğim iki gazete haberi var. Bu yazılar "Cumhuriyet" gazetesinde çıktığı için ayrıca önem taşımakta. Birincisi, Başbakan Erdoğan'ın pek girmediği Atatürk devrine ait. 20 Nisan 1936 tarihli "Cumhuriyet"in haberi şöyle: "Bu ne insafsızlık. Seferihisar'da tarihî bir cami ahır yapılmış!" Habere göre İzmir Seferihisar'da bulunan Hereke köyündeki II. Bayezid zamanından kalma bir tarihî cami tahrip edilmiş ve ahır haline getirilmiştir. Sadece cami değil, medrese ve kütüphanesi de bulunan bu viranenin bazı parçaları inşaatlarda kullanılmıştır habere göre. Yine "Cumhuriyet" gazetesinden seçtiğim 23 Mayıs 1948 tarihli haberin başlığı ise şöyle: "Cami hiç ahır olur mu?" Gazetenin "Hem Nalına, Hem Mıhına" köşesinde çıkan yazıya bakılırsa İstanbul'un Silivrikapı semtinde Sitti (yazıda yanlışlıkla Sünni diye geçiyor) Hatun Camii'nin yanından geçmekte olan bir doktorun dikkatini bir şey çeker. Harap haldeki caminin kapısı önünde tek atlı bir muhacir arabası durmakta, kapının yanında da bir "gecekondu odası" bulunmaktadır. ..... ... Mustafa Armagan yazinin devami bu linkte: http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1276971&title=sayin-kilicdaroglu-iste-ahir-yapilan-camilerin-belgesi |
22 Nisan 2012 Pazar
Sayın Kılıçdaroğlu, işte ahır yapılan camilerin belgesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder