24 Nisan 2012 Salı

Kadınlara İsyan Taktiği Verenlere!


Eleştiriyorum diyerek hakaret edenler var. Hiç kimsenin kimseye eleştiri süsü verip hakaret etmeye hakkı yok. Ne bir yazarın ne bir okurun ne de yorumcunun.
Saldırgan üslubu yüzünden okuyucu kaybeden, reytingi düşen bir yazar hanım, beni eleştirmeye çalışırken ölçüyü kaybedip dini konularda tehlikeli yazılar yazmaya başladı. Bugünkü cevabım bu yüzdendir. Yoksa kimse ile kavga etmeye niyetim yok. Uzun zamandan beri ara ara benim yazılarıma atıfta bulunarak kendince benimle dalga geçtiğini zannederek dini konularla alay etti. Ona ve onun gibi dinin bazı emirlerini hazmedemeyerek benim üzerimden dini konuları küçümseyenlere bir açıklama yazısıdır bu.
"Yazıktır ki erkeğin üstünlüğünü haykıran, özgüveni inşaat halinde kadınların olduğu evrende yaşıyoruz." demiş bir yazısında.
Erkeğin evin reisi olduğunu açıkça beyan eden âyet ve hadisler olduğu için erkeğin evde söz hakkı üstünlüğü kabul etmenin yazık olan tarafı nedir anlayamadım. Bakınız Nisa sûresi 34. âyeti kerîme. "Erkekler kadınlar üzerine kavvamdır (idareci ve koruyucudur) ..." diye başlıyor.
Ve özgüvenimiz inşaat halinde olduğundan değil de Allah(c.c) güvenimiz tam olduğu için "emretmişse bir hikmeti vardır" diyerek teslim olmuşuz. Peygamberimiz de şöyle buyuruyor:
  "... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmaret 20)
"Kadına verilen narkozlu telkinler belli! “Bak kızım erkeğini elinde tut kiiii” ile başlayıp yatak odasına kadar giden jinekolojik geyiklere kadar varan sonsuz bayıcı cümlelerin muhatabı kadın!" cümlesine gelince...
Bu narkozlu diye tanımladığı telkinlerin kaynağının Allah ve resulunun sözleri olduğunu eminim yazan kişi de benim kadar biliyordur; fakat ben yine de hadisi şerifleri hatırlatayım; eğer Allah Resulunun sözlerine değer veriyorsa olur ki fayda eder:
"Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (Ahmed bin Hanbel, I/191)
"Kocasını memnun ederek ölen kadın cennetliktir." Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 4
Saliha yani iyi kadın tanımı geçen bütün hadisi şeriflerde kadının kocasını memnun etmesi şartı var. Ve bu konuda pek çok hadisi şerif var.
"Bak kızım erkeğini elinde tut kiiii” nasihatini bizden önce Allah Resulu vermiş.
"...ile başlayıp yatak odasına kadar giden jinekolojik geyiklere kadar varan sonsuz bayıcı cümlelerin muhatabı kadın!"
Bakalım "jinekolojik" diye dalga geçtiği nasihatleri neden veriyorum. Allah Resulü ne buyurmuş: "Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında, kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin." Tirmizî, Radâ` 10; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, İşretü'n-nisâ bâb
"Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir erkek karısını yatağa çağırır da kadın gelmezse, kocası ondan memnun olana kadar Kâinâtın Sahibi o kadına lânet eder." Müslim, Nikâh 121
"Erkeğin efendiliğini kabul etmiyorum ki kadının köleliliğini kabul edeyim." demiş bir de.
Peki bu âyet-i kerime yazar için bir şey ifade eder mi?
"İkisi de kapıya koştular. Kadın, Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine (seyyidihe) rastladılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.” (Yusuf suresi 25.âyeti kerimesi)
Kadının kocası geldiğinde Allah(c.c) kocasını "seyyidi yani efendisi" kelimesi ile tanımlamış. Erkeğin efendiliğini kabul etmek kadını köle yapmaz. Bu Allah'a karşı kötü zandan başka bir şey değildir. Bir yerde "reis, başkan, patron, müdür, lider..." (hangi kelimeyi kullanırsanız fark etmez) olması diğer kişileri köle yapmaz. Fakat mümin hanımlara erkeğin efendiliğini kabul edersen köle olursun mesajı vermek de ayrı bir hinlik.
"Beyim böyle dediyse doğrudur dersen karnındaki sıpa sırtındaki sopayla Leyla Leyla gezersin." diyerek mümin hanımları kocasına karşı kışkırtırken Allah'tan hiç korkmuyor mu acaba? Doğru ya Allahtan korkmuyordu, bir yazısında açıklamıştı, sadece seviyordu (!) O zaman sevgisinde samimi ise Allah ve resulunun sözlerini gönülden kabullenir ve tersini iddia etmez.
"Yazıktır ki Allah'tan çok erkeğe itaat eden halkalı köleler mahallesinin külhanbeyi olmuşuz. Camianın kadınları böyle aşılandı çünkü." demiş bir de.
Hiçbir zaman "Allah'tan çok kocaya itaat edin" diye bir şey demedim, bu şirk olur, hiç kimse diyemez. Fakat "kocasına saygı gösterenleri "halkalı köleler" diye tanımlamak ve kendini Allah'ın emrettiği "itaate baş kaldıran külhanbeyi" olarak görmek de Allah'a isyandan başka bir şey olamaz. Hayır kendi isyan etsin, kendini bağlar da kalemi ile herkesi şahit tutup konuyu iyi bilmeyenleri de etkilemesin en azından. Bakın bu konuda ben demiyorum Allah resulu ne diyor:
"Kadın, kocasının hakkına riâyet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz." (İbn Mâce, Nikâh 4)
Allah ve resulünün sözlerini kaynak alarak yazı yazdığım için utanmadan beni "erkek hayranı" "kadın düşmanı" ilan edenler var. Erkek hayranı değilim, sadece Allah ve resulunun hayranıyım.
Yazdıklarım bu yüzdendir. Bazı emirler kendi nefsime ağır da gelse elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum. Ben olanı yazıyorum. "Karısını razı ederek ölen erkek cennettedir." diye hadisler var da saklıyor değilim. Elbette erkeğin de karısına güzel davranması, zulmetmemesi gerekiyor. Fakat bunların içinde erkeğin karısına itaat etmesi ile ilgili âyet ve hadis yok. Olsa sizden hiç esirger miyim (!)
"Yazıktır ki Allah’ın eşitlediğini kullar kabul etmiyor." demiş bir de. Bu anlamlarda söylediği çok şey var da bir kaç tanesini seçtim. Bir ayet, bir hadis, kadın ve erkeğin birbirine eşit olduğu ile ilgili yazar sunsun bize. Din adına bir şey yazıyorsan öyle kafadan sallamak yok, delil getireceksin. Kadın ve erkeğin yaratılışta birbirlerine farklı konularda üstünlükleri var; fakat evde söz hakkı üstünlüğü erkeğin, eşitlik falan yok.Ayrıca eşitlik varsa:
"Bir kadın kocası yanındayken onun izni olmadan oruç tutamaz. Kocasının izni olmadan bir kimseyi evine alamaz." Buhârî, Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 73; Tirmizî, Savm 64; İbni Mâce, Sıyâm 53
Hadisi şerifini nasıl açıklayacağız. Erkek nafile oruç tutaraken karısından izin alacak diye bir hadis yok. Fakat kadın için var.
Kadın erkek eşitliğini iddia edenler "Üstünlük takvadadır." âyetini söylüyorlar. Bu ayet kişilerin Allah yanında üstünlüğünün ölçüsünü anlatıyor, kadın erkek ilişkisi ve eşitlik iddiası ile hiç alakası yok.
Bakara Sûresi 228. Âyet-i Kerîme’de Rabb’imiz eşitlik olmadığını anlatıyor:
"Erkeklerin kadınlar üzerinde ma'rûf (meşrû olan) hakları olduğu gibi kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Fakat erkeklerinki onlara göre (aile reisliği ve vazifeleri bakımından) bir derece fazladır. Allah mutlak gâliptir, hüküm ve hikmet sahibidir."
"Evlilik öncesi çift kurslar açıp içindeki hatunu uyandır replikleriyle paradan minare diken sömürücü mimarları sevmem de mümkün değil!."
Senin sevmen hiç umurumda değil Allah sevsin yeter. Evlilik kursları ile bugüne kadar pek çok aileye faydalı oldum, dualarını aldım. Evet kadınların içindeki hatunları uyandırmaları gerektiğini de anlattım. Çünkü Allah resulünün lanetlediği günümüzde çokça bulunan hatta bununla övünen erkeğe benzeyen kadınlara yaratılışta ona verilen kadın özellikleri nasıl ortaya çıkarmaları gerektiğini de anlattım.Ve bununla gurur duyuyorum.
Hepsi de çok mutlu oldu. Çünkü erkekleşmiş bir kadın ne tam kadın ne de tam erkek olduğu için kendi içinde sürekli çatışma halindedir ve mutsuzdur. İçindeki huzursuzluğu da onu bunu suçlayarak ve etrafa saldırarak gidermeye çalışır.
Ayrıca kişi herkesi kendi gibi bilirmiş. Paradan minare hiç dikmedim, belli ki kendi yapıyor . Yazıdan para kazanacağım diye saçmalayarak her gün yazı yazıp, minareden para dikeceğim diye minareye tükürerek para kazanmıyorum çok şükür.
Benim Ayet ve hadisleri kaynak alarak yazdığım yazılara kızanlar önce kızdıkları ben miyim yoksa söylediklerim mi ona baksınlar. Kişi dinin emirlerini bilir yapmaz, sadece günaha girer; fakat inkar ederse, dalga geçerse, çok tehlikeli bir noktaya gelir. Hiç olmazsa bu ölçüye dikkat etmek gerek. Nefsime ağır geliyor yapamıyorum demekle Allah bunu emretmemiştir demek arasında çok büyük bir fark vardır. Bu farka herkesin dikkat etmesi lazım, özellikle de eli kalem tutanların. Zerrenin hesabını vereceğimiz o günü düşünerek. 

Sema Marasli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder